SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EŞRİBE BAHSİ

<< 3719 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا قَتَادَةُ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ الشُّرْبِ مِنْ فِي السِّقَاءِ وَعَنْ رُكُوبِ الْجَلَّالَةِ وَالْمُجَثَّمَةِ قَالَ أَبُو دَاوُد الْجَلَّالَةُ الَّتِي تَأْكُلُ الْعَذْرَةَ

 

İbn Abbas (r.a)'dan rivayet olunmuştur; dedi ki:

 

Rasûlullah (s.a.v.), (içi görünmeyen bir su) kabın(ın) ağzından su içmeyi, bir de pislik yiyen hayvana binmeyi ve (nişan alınarak vurulması için) bir yere bağlanan hayvanı (n etini yemeyi) yasaklamıştır.

 

Ebû Dâvûd dedi ki: "Cellâle" dışkı yiyen hayvandır.

 

 

İzah:

Buhari, eşribe; Tirmizî, eşribe, sayd; Nesâî, dahâyâ; İbn Mâce, eşribe; Dârimî, eşribe ; Ahmed b. Hanbel, I, 226, 241, 293, 321, 339, II, 230, 247, 327, 353. 377.

 

Cellâle: Dışkı yiyen hayvandır.

 

el-Mücesseme: Nişan alarak vurmak maksadıyla bir yere bağ­lanıp hedef yapılan eti yenir ehli hayvandır.

 

İbnü'l-Esîr'in en-Nihâye isimli meşhur eserindeki açıklamasına göre; "Cellâlenin yediği pisliğin kokusu eğer etine sinmemişse onun etini yemekte bir sakınca yoktur. Fakat yediği pisliklerin kokusu hayvanın etine sinmişse o zaman onun etini yemek helâl olmaz.

 

Pislik yiyen ve yediği pisliklerin kokusu etine sinmiş olan hayvanlara binmek de caiz değildir. Çünkü hayvan ağzıyla, üzerine binen kişiyi yala­mak suretiyle pisleyeceği gibi, teri ile o kişinin hayvana temas eden kısımla­rını pislemiş olur."

 

Bu mevzuda merhum Ö. Nasuhi Bilmen şöyle diyor:

 

"Temiz olmayan şeyleri yemiş olan tavuk, koyun, sığır, deve gibi hay­vanların etleri bir müddet hapis edilmeksizin hemen kesildikleri takdirde mekruhtur. Çünkü bu halde etleri fena bir kokudan hali olmaz. Hapis müddeti tavuklar İçin üç, koyunlar için dört, sığırlar ile develer için de on gündür. Böyle pislikle taayyüş eden bir hayvana "cellâle" denir.

 

Bu hayvanlar, temiz olmayan şeylerden etleri kokmayacak miktar ye­miş oldukları takdirde hapisleri lâzım gelmez, etleri kerahetsiz olarak yeyilebilir."[Ö.N. Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 417.]

 

Hattâbî'nin açıklamasına göre, metinde geçen "mücessem” kelimesiy­le kastedilen; kişinin hâkimiyeti altında olup da istediği zaman istediği şekil­de boğazlayabildiği halde bir yere bağlayıp nişan hedefi yaparak avlamak suretiyle boğazladığı hayvandır.

 

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte, boğazlanması mümkün olan bir hayvanı bu şekilde öldürüp etini yemenin Hz. Nebi tarafından yasak­landığı da haber verilmektedir. Bu bakımdan normal olarak boğazlanması mümkün olan bir hayvanı avlayarak öldürüp etini yemek helâl değildir. Merhum Ö. Nasuhi Bilmen, bu mevzuda şöyle diyor: "Ünsiyet peyda etmiş olan av hayvanlarını da boğazlamak lâzımdır. Evde beslenen geyik gibi."

 

Tabanı görülmeyen bir kaptaki suyu kabın ağzından yudumlayarak iç­menin yasaklığı, kabın içerisinde zararlı maddelerin ve haşeratın bulunması tehlikesinden doğmaktadır. Binaenaleyh içerisindeki suyu veya başka bir içe­ceği göstermeyen kabın ağzından içerisindeki sıvıyı içmek için onu bir bardağa döküp bardaktan içmelidir. Bu şekilde hareket etmek müstehaptır.